Farklı kısaltmalarla olsa da temelde STEM yazılımı ile karşımıza çıkan ve “disiplinler arası” olarak tanımlayacağımız eğitim yaklaşımına dair Muş Alpaslan Üniversitesi STEM Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Bekir Yıldırım ile konuştuk. Alana dair ülkemizde ilk doktora tezi yazan akademisyenlerden ve 1000’den fazla öğretmene eğitim veren uygulayıcılardan olan Yıldırım, bu eğitim yaklaşımını yakalamakta nerede olduğumuzu anlattı: “STEM eğitimi ile ilgili makaleler okunduğunda 1957 yılından itibaren geçmişi alınmaktadır. Ancak STEM eğtiminin başlangıcı 1957 yılından daha eski zamanlara dayanmaktadır. İşte bu noktayı, sadece STEM eğitimi alanına hakim olanlar bilir. STEM eğitiminin geçmişi 20. Yüzyılın başlarına dayanmaktadır. STEM eğitimi konusunda geç kaldık ve şuan hızlı şekilde tüketiyoruz. Bunu da sağ olsunlar eğitimcilerimiz yapıyor. Çünkü eğitimcilerin çoğu bu alanda çalışıyor ama ne hikmettir bu alanda doktora tezi yazan çok az kişi var, ya da bu alanda gerçekten nitelikli çalışma yapan az. Örneğin, literature ilk kez Türkiye’de çöp şişleri girdi, okuyan bu kelimenin aslnda bir lokantada menude yazan bir yemek ismi gibi bakar ama aslında öyle değil. İşte bu sebepten hem geç kaldık hem de yanlış uygulayıp kavram yanılgıları oluşturuyoruz. Şu an dünya Toplum 5.0 konuşurken biz ise Toplum 5.0 yakalamaya çalışıyoruz ama yakalayamayacağız maalesef. Hz. Ali’nin güzel bir sözü var. Çocuklarınızı şimdiye göre değil yaşayacakları çağa göre yetiştirin. Biz maalesef bu treni kaçırıyoruz.”
Canan Güleç
Hocam önce sizi tanıyalım, kendinizi anlatır mısınız?
Sivas’ın Kangal ilçesine bağlı Satıoren köyünde, 4 çocuklu bir ailenin en küçük bireyi olarak dünyaya geldim. İlkokul, ortaokul ve liseyi Ankara’da okudum. Lisans eğitimimi Gazi Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliğinde gerçekleştirdim, Yüksel lisans ve doktora eğitimimi de Gazi Üniversitesinde gerçekleştirdim. Doktora eğitimimde STEM eğtimi üzere doktora tezini yazdım. STEM eğitimi üzerine bir çok eğitim vermekle birlikte bu alanda makale, kitap, kitap bölümü olmak üzere birçok çalışmanın altına imza attım. STEM eğitimi konusunda ise hala çalışmalar yapmaktayım.
ALAN KARMAŞASI NEDEN YAŞANIYOR?
STEM, STEAM, STEM+A, FETEM gibi pek çok kısaltma ve anlam karmaşası söz konusu. Net bir tanım var mıdır?
STEM’in net bir tanımı olmasa da STEM eğitimi alanlarının 2001 yılında ortaya çkmasında ve literature kazandırılmasında önemli bir etken olan National Science Foundation 2014 yılında STEM alanlarını tanımlamıştır. NSF’nin STEM alanları incelendiğinde içersisinden sosyal bilimlerden mühendisliğe kadar birçok alanın olduğu anlaşılacaktır. Aslında burada bu kadar farklılığın olmasının bir sebebi ise Science kelimesine bilim değil de fen olarak bakılması da neden olmaktadır. Eğer STEM çalışıyor ve Science fen derseniz; o zaman eksik olduğunu tüm alanları eklemek durumunda kalacaksınız ki o zaman farklı kısaltmalar ortaya çıkacaktır. Ancak NSF’nin STEM alanları incelendiğinde Science Bilim olduğu ve bilim içinde fen bilimleri ve sosyal bilimlerin yer aldığı kesindir. Bu sebepten STEM’in net bir tanımını yapabiliriz. STEM Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik alanlarının entegre bir şekilde verildiği ve ilerlemeci eğitim felsefi akımına dayanan bir yaklaşımdır.
Siz STEM’le nasıl tanıştınız?
STEM eğtimi alanıyla 2013 yılında tanışma fırsatım oldu. 2013 yılından beri STEM eğtimi üzerine çalışıyorum. Bu konuda bir çok çalışma yaptım. Yıl yıl söylecek olursam 2013 yılında bu alnda iki bildiri ile çalışmalara başladım. 2014 yılında doktora tez çalışma için STEM eğitimini önerdim ve STEM eğitimi alanında Türkiye’de 2016’da ilk doktora tezini yazdım. Okumak isteyen öğretmenlerimiz YÖKTEZ sayfasından da ulaşıp okuyabilirler. Bu alanda şimdiye kadar 4 kitap, 5 kitap bölümü yazdım, 20’ye yakın makalem yer almaktadır. Bu makalelerden birinin önemli olduğunu ifade edeyim. Dünya literatüreüne ilk kez STEMPCK ölçeğini kazandırıp altını doldurduk. STEM eğitimiyle ilgili olarak şimdiye kadar 1000 öğretmen ve öğretmen adayımıza sertifikalı eğitim verdim. Bunun yanında yaklaşık 40 öğretim üyesi hocamıza sertifika eğitimi verdim. Bu alanda, Muş Alpaslan Üniversitesi bünyesinde yer alan STEM eğitimi uygulama ve araştırma merkezi müdürlüğünü yürütmekteyim. Bunun yanında Türkiye’de bu alanda ilk uluslararası STEM ve Eğitim Bilimleri kongresini yaptık. Bunların yanında STEM eğtimi üzerine 500 öğretmenin yer aldığı rapor yayınladık. En son doçentlik jurimde yer alan hocalarımdan bazılarının benim bu alanda uzman olduğumu bildirmeleri beni mutlu da etmiştir.
KÖTÜ EĞİTMENİN YANILGILARI ÜLKEYİ MAHVEDEBİLİR
Bu disiplin son yıllarda ülkemizde yaygınlaşmaya başladı, bu da yetkin olmayan kişilere de konuşma alanı bırakıyor. Konunun uzmanlarını öğretmenlerimiz ve velilerimiz neye göre seçmeli?
Ülkemizde STEM eğitimiyle ilgili çalışmaların 2012 yılından itibaren arttığı görülmektedir. Nitekim, STEM alanı dediğiniz gibi alan uzmanı olmayan kişiler de çalışmaya başlamaktadır. Bu noktada aslında STEM eğitimini benimsemenin STEM eğitimini vermek için yeterli olduğu düşülmektedir. Ancak ben buna karşıyım. Çünkü STEM eğitiminin bir pedagojik alt yapısı bulunmaktadır. Eğer STEM eğitiminin pedagojik alt yapısını yeteri düzeyde bilmiyorsanız STEM eğtimini vermeniz yanlış olacaktır. Nitekim iyi olmayan bir doktor insanı sağlığından ederse iyi olamayan bir eğitmen de bir ülkeyi mahvedebilir oluşturduğu kavram yanılgıları ile. Bu sorunuzun bir de şu cevabı bulunmakta, STEM eğitimini bugün bu kadar çok kişinin vermesinin temelinde popular olma ve para kazanma hırsının olduğunu görüryorsunuz. Aslında şuan STEM eğitimiyşe ilgili bu kadar kavram yanılgısının yapılmasının sebebide bu. Ama bunu söleyince tepki verenler var. Uzman olmaktan kasıt nedir? Uzman olunmasına gerek yok deniliyor. İşte tam burada ülke olarak yaptığımız en büyük yanlış herkes herşeyi biliyor. Bizler iyi bir sporcu, iyi bir ekonomist, iyi bir stratejistiz hepimiz, bu yüzden hepimiz STEMciyiz de diye bakılıyor. Ama işin pedagojik alt yapısına bakan yok. Kendim 5 yıldır sürekli bu alanda çalışıyor ve eğtimler veriyorum ama ben hala okuyorum. Ama görüyoruz alanına hakim olamayan kişilerin verdikleri eğitimlerin sonucunu. Bizim bir söz var boş teneke çok ses çıkartır, aslında STEM alanına uzman kişilerin çekilip bu alanı bilmeyen kişilerin ses çıkartmasının aslında en önemli sebebi de budur. STEM eğtimini alacak kişilere tek tavsiyem, eğitimi veren kişiyi araştırmalarıdır. STEM eğtimi veren kişinin bu alanda neler yaptığına ve önceki eğitimlerine katılan kişilerin ne kadar memnun olduğunu araştırmaları önemlidir. STEM uzmanı, STEM alanına hakim bu alanda bilimsel anlamda jkatkı sağlayan, pedagojik alt yapısını bilen, STEM eğitimiyle ilgili nüansşarı bilen, STEM okuryazarı olup sürekli bu alanda çalışan kişidir. Bir de öğretmenlerime tavsiyem eğitim alacaklarsa. STEM eğitiminde en çok karıştırılan durum STEM eğtiimi eşittir tasarım temelli öğrenmedir düşüncesi. Aslında eğitim verecek kişiye sorular sorabilirler. Örneğin STEM eğitimiyşe tasarım temelli öğrenme arasındaki nüans farkı nedir? Aynı şeymidir? Eğer cevap veremezse eğitim almasın. Bu soru o kişiyi düşürmek amaçlı değil olaya ne kadar hakim olduğunu tespit etmek için sorulması gereken bir soru.
HEM GEÇ KALDIK, HEM DE YANLIŞLARIMIZ VAR
Dünya kaç yıldır bu yöntemi uyguluyor?
STEM eğitimi öncelikle bir yöntem değildir. STEM eğtimi bir yaklaşımdır. STEM eğitimi ile ilgili makaleler okunduğunda 1957 yılından itibaren geçmişi alınmaktadır. Ancak STEM eğtiminin başlangıcı 1957 yılından daha eski zamanlara dayanmaktadır. İşte bu noktayı, sadece STEM eğitimi alanına hakim olanlar bilir. STEM eğitiminin geçmişi 20. Yüzyılın başlarına dayanmaktadır. STEM eğitimi konusunda geç kaldık ve şuan hızlı şekilde tüketiyoruz. Bunu da sağ olsunlar eğitimcilerimiz yapıyor. Çünkü eğitimcilerin çoğu bu alanda çalışıyor ama ne hikmettir bu alanda doktora tezi yazan çok az kişi var, ya da bu alanda gerçekten nitelikli çalışma yapan az. Örneğin, literature ilk kez Türkiye’de çöp şişleri girdi, okuyan bu kelimenin aslnda bir lokantada menude yazan bir yemek ismi gibi bakar ama aslında öyle değil. İşte bu sebepten hem geç kaldık hem de yanlış uygulayıp kavram yanılgıları oluşturuyoruz. Şu an dünya Toplum 5.0 konuşurken biz ise Toplum 5.0 yakalamaya çalışıyoruz ama yakalayamayacağız maalesef. Hz. Ali’nin güzel bir sözü var. Çocuklarınızı şimdiye göre değil yaşayacakları çağa göre yetiştirin. Biz maalesef bu treni kaçırıyoruz.
Bizler bu uygulamaya yetişmekte geç mi kaldık?
Öğretmen arkadaşaların STEM eğitimini almasının birçok olumlu yanı olacaktır. Ancak aldıkları eğitimlerin alan yazın incelendiğinde kendilerinde bir değişim oluşturması için en az 80 saat olması gerektiğini bilmeliler. STEM eğitimleri ile öğretmenleri, 21. Yy becerilerinin gelişmesi, disiplinlerarası çalışma, öz-yeterliliklerin artarak öğrencilerin akademik başarılarının artmasını sağlama, aldıkları eğitimleri inovasyon ile buluşturup öğrencilerinin yeni ve farklı ürünleri ortaya çıkarmalarına yardımcı olur. Bunun yanında ülkemizin teknoloji dünyasında ayakta kalabilmesi için gerekli becerilerin kazandırılmasında etken olacaktır. Ayrıca öğretmenlerin STEM okur yazarı olmalarının yanında STEM öğretmen mesleki yeterliliklerinin gelişmesini sağlayacaktır.
MÜFREDAT DÜZENLEMESİ YAPILMASI GEREKİYOR
Öğretmenlerin STEM eğitimi alması, derslerinde nasıl bir farklılık oluşturacaktır?
STEM eğtimi konusunda öncelikle öğretmenlerin en az 80 saatlik bir STEM eğitimi mesleki gelişim programında eğitim alması gerekmektedir. Eğitimin temelinde STEM eğitiminin doğasının anlaşılması, pedagojisinin anlaşılması bulunmaktadır. Bu anlaşılmada STEM eğitimini uygulamak kavram yanılgılarının oluşmasına ve STEM eğtiminin yanlış aktarılmasına sebep olacaktır. Örneğin, ben zaten STEM eğtimini biliyordum, sadece tasarım yaptırmak ve yaptırılan tasarım üzerinden fen bilimleri ve matematik burada demek ya da sadece 2013 yılında NGSS’da olduğu gibi mühendislik uygulamaları müfredata girmesine rağmen eğitim veren bazı kişilerin STEM eğtimi müfredatımıza girdi demesi gibi hayati yanlışların olmasına neden olacaktır. Bu sebeple öncelikle STEM eğtiminin doğası ve pedagojik alt yapsı anlaşılması için eğitim almalılar. Eğitim alamaları yeterli değil tabiki, alına eğitimin sınıfta uygulamaya dönüşmesi önem arz etmektedir. Ancak literatürde de yer aldığı STEM eğitimi için materyal eksikliği, atölye eksikliği, kaynak eksikliği, öğretmen mesleki gelişim programları eksikliği gibi bir takım engellerin olduğu görülmektedir. Bunun yanında en büyük engel müfredatın olduğunu görüyorsunuz. STEM eğtiminin amacı, üst düzey becerilerin kazandırılması iken, bizim lise giriş sınavı, üniversiteye giriş sınavları bloom taksonomisin uygulama düzeyine hitap etmektedir. Bu iki durum arasında farklılıklar yer almaktadır. Bu sebepten müfredatın değiştirilmesi ve derslerde yer alan konu sayısının azaltılıp diğer dersler ile konuların bütünleştirilmesi gerek, aksi taktirde istenen sonuçlara ulaşılmayacaktır.
STEM mantığını sözel derslere de uygulamak mümkün müdür?
STEM eğitimi içinde sosyal bilimler yer almaktadır. ‘G20 Dünya Ekonomik Formu’nda vurgulanan beceri sıralamasında 6. sırada duygusal zeka yer almaktadır. Bu zeka türünün kazandırılması için STEM eğitiminde sosyal bilimler alanına vurgu yapılmalıdır. Örneğin, edebiyat dersinde ve divan edebiyatında çocuklara gül, karanfil gibi çiçeklerin manalarını öğretip şiirleri öğrettikten sonra fen bilimleri alanında bir çiçek yetiştirmek için gerekli şartların neler olduğu öğretilip arkasından ardunio setleri ile bir çiçeğin nem oranını ölçmek için proje yaptırılabilir. Bu STEM eğitimini aslında sosyal bilimler alanında da uygulandığının güzel bir örneğidir. Eğer biz sosyal bilimleri çıkarır sadece sayısal alanlara ağırlık verirsek İkinci Dünya Savaşında yetişmiş ve binlerce insanları katleden iyi yetişmiş mühendilsler, doktorlar ortaya çıkarırız ki bizim amacımız bu değildir. Geçmişi çok kadim olan bir ülkenin geleceğide kadim olmak zorundadır.
ORTAK ÇALIŞMA STEM İÇİN ÖNEMLİ ADIM
STEM eğitimi alan bir öğretmen sınıfta tek başına bu uygulamayı yapabilir mi yoksa mutlaka farklı disiplin öğretmenleri bir arada olmalı mı?
Geçenlerde STEM eğtimi verilecekse sınıfa aynı anda 6 kişinin girmesi gerektiği söylenmişti ve çok gülmüştüm. Çünkü bizim ülkemizde 1 milyon öğretmen var ve sayı 6 milyon olacak ki bu durum imkansız. STEM eğtimini bir öğretmen verebileceği gibi aynı anda grup çalışması yapacak şekilde de yapabilir. Tek başına yapabilir eğer tüm alanlara hakimse, değilse mutlaka diğer branşlardan yardım almalıdır. Okullarda bunun için bir zümre oluşturulabilir. STEM zümresi; herkes kendi dersinde diğer dersle bağlantı kurmak şartı ile STEM eğtimini yaptırabilir. Bu noktada da alan yazında güzel bir durum vurgulanmaktadır. Deniliyor ki, farklı disiplinlerdeki öğretmenler ortak çalışmalıdır. Çünkü her alanın doğası ve alan bilgisi farklılık göstermektedir. Hepsine aynı anda hakim olmak zordur bu sebepten öğretmenlerin bir araya gelmesi STEM eğtimi için önemlidir.
Sizce bu uygulamanın öğrenciye katacağı kazanımlar nelerdir?
Öğrencilerin bilişsel ve duyuşsal olarak her yönde davranışının gelişimine katkı sağlayacaktır. 21. Yy iş dünyası için gerekli beceri ve donanımlardan tutun, derslere karşı olan ilgi ve tutumlara kadar birçok yönde değişim meydana gelecektir.
BİZE ÖZGÜ STEM MODELİ OLUŞTURULABİLİR
İstanbul’da Ekim ayında gerçekleştirilecek STEM zirvesinde öğretmenlerimiz nasıl bir içerikle karşılaşacak?
Zirve kapsamında STEM eğitimi ve Köy Enstitüleri arasındaki bağlantılar kurulacak ve Türkiye’ye özgü bir STEM eğitimi anlayışının neden olması gerektiği vurgulanacaktır. Bu bağlamda, 19- 20 Ekim 2019 tarihleri arasında gerçekleştirecek olduğumuz Ulusal STEM Eğitim Zirvesi’nin amacı, STEM eğitimi konusunda ulusal düzeyde fikir birliğine varılmasını sağlamaktır. Bu amaç doğrultusunda, ulusal düzeyde bu alanda çalışma yapan akademisyen ve öğretmenlerin bir araya getirilmesi amaçlanmaktır.