Otizm Spektrum Bozukluğu ile Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu özellikle son dönemlerde görülme sıklığı artan nörogelişimsel yetersizliklerdir. Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından Otizm Spektrum Bozukluğu sınırlı ilgi alanı, tekrarlayan davranışlar, sosyal ve iletişim becerilerinde yetersizlik ile kendini gösterirken Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu dürtüsellik, aşırı hareketlilik ve dikkatsizlik olarak tanımlanır. Otizm ile dikkat eksiliği ve hiperaktivite bozukluğu ( DEHB) tanı kriterleri ve çocukların ortaya koyduğu davranışlar itibariyle çoğu zaman birbiriyle karıştırılabilen gelişimsel yetersizliklerdir. Her iki yetersizlikle ilgili gerek yerli gerekse yabancı literatürde birçok çalışma mevcuttur. Bu çalışmalardan bazıları DEHB gösteren çocukların yaklaşık üçte birinin otizm belirtileri gösterdiğini, DEHB tanısı olan çocukların bir kısmının sözel olmayan iletişimde sorun yaşadıkları ve stereotipik davranışlar sergilediğini ifade etmiştir. Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayınlanan tanı kriterleri kitabı olan DSM 4 incelendiğinde otizm tanılı çocuklara DEHB tanısı konulamayacağı yönünde bir yönlendirme söz konusu iken bu durum daha sonra yayınlanan DSM 5’de ifade edilmemiştir. Her iki durumun birbiri ile bu kadar iç içe geçmesinin en önemli nedeni çocuklara konulan tanılarda göz önünde bulundurulan bileşenlerin çok fazla ortak yönlerinin olması ve bu tanı kriteri eşiklerini karşılıyor olmasıdır.
Otizm ve DEHB her iki gruptan çocukların ortaya koyduğu davranışsal ve bilişsel sorunlar açısından da çok benzerlik göstermektedir. Her iki yetersizlik türünün davranışsal boyutuna bakıldığında otizmli çocukların dikkat eksikliği, dürtüsel davranışlar gösterdiği görülürken DEHB tanısı almış çocuklarında sosyal etkileşim ve iletişim konusunda ciddi oranda yetersizlik yaşadıkları belirtilmiştir. Özellikle sosyal etkileşim alanında yaşanan sorunlar çocukların bilişsel becerileri üzerinde çok önemli etkiye sahiptir. Bahsedilen bütün bu bilgileri özet olarak ifade edecek olursak otizm ile dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu beraber görülebildiği gibi benzer semptomlara da sahip olabilirler.
Bu iki gelişimsel yetersizliğin ayrımının çok iyi yapılması gerekmektedir. Çünkü yapılacak bu ayrım çocuklara uygulanacak tedavi ve eğitim planının içeriğini doğrudan etkiler. Burada tedavi olarak ifade ettiğim durum otizm için geçerli değil. Çünkü otizm tedavisi olmayan ve yaşam boyu süren gelişimsel bir yetersizliktir. Otizm için atılacak en doğru adım alanında uzman bir eğitimci ile beraber çocuğun yetersizlikleri ve ihtiyaçları doğrultusunda mümkün olan en erken zaman diliminde eğitime başlamaktır. Ancak DEHB psikiyatri gözetiminde ilaç kullanımını gerektirebilen ve eğitim ile beraber tedavi süreci olan bir yetersizliktir. Her iki durumun bu kadar benzer olması ve bazı durumlarda içiçe geçmiş olması süreci zorlaştırabilirken detaylı ve iyi bir gözlem süreci gerektirmektedir. Örneğin her iki durumdada görülebilen davranışsal etkilerden olan hareketli olma durumunun kaynağı DEHB mu otizm mi çok iyi belirlenmesi gerekir. Çünkü bu çocukla temas kurulmasına, eğitim sürecinin başlama ve devam etmesine çok olumsuz etkisi olan bir durumdur. Kaynağı DEHB ise psikiyatri gözetiminde ilaç kullanımı gerekebilir. Bu durum aşıldıktan sonra otizmden kaynaklı yetersizliklerle çalışmak daha kolay ve mümkün olacaktır. Ancak otizmli ve DEHB tanılı çocuklara sahip ebeveynlerin yaptığı önemli bir hatada psikiyatri tarafından verilen ilaçların kullanımıyla ilgilidir. Çocuklarına verilen ilaçları psikiyatrist tarafından belirlenen ölçekte ve sürelerde kullanmaları şarttır. Ancak aileler çocuklarının davranışlarını gözlemleyerek bir değişiklik olmadığı kanaatine varabiliyor ve dozu kendisine göre ayarlayabiliyor. Bunun dışında özellikle çocukların okula gitmediği yaz tatili dönemlerinde okula gitmediği ve dolayısıyla bir sorun çıkmadığı için ilaçları kullanmayabiliyor. Psikiyatrist tarafından gerek otizm gerekse DEHB tanılı çocuklar için verilen ilaçların zamanında, doktorun belirlediği dozda ve sürelerde verilmesi unutulmamalıdır.
Her iki gelişimsel yetersizlikte ebeveynlerin, öğretmenlerin ve psikiyatristlerin işbirliği ile ele alınması gereken durumlardır. İlaç tedavisini gerektiren bir durum varsa bu psikiyatrist tarafından belirlenir. Anne babalar psikiyatrist tarafından verilen ilaçların düzenli kullanımını sağlamalıdır. Eğitim aşaması sürecin belki de en önemli aşamasıdır. Alanında uzman bir eğitimci ile yapılacak bütün çalışmalara anne babalarında katkı sağlaması ve eğitimci tarafından kendilerine verilen tavsiye ve görevlere uyması gerekmektedir. Sabırlı, istikrarlı ve istekli olarak yapılan bütün bu yaklaşımlar sonucunda bahsedilen bu durumlar karşısında aşama kaydededilmemesi mümkün değildir. Süreç yavaş ilerleyebilir, bazen can sıkan zaman dilimleri olabilir ancak unutulmamalıdır ki her çocuk özeldir ve her çocuk kendi hızında ilerler…