2 Nisan tarihi Birleşmiş Milletler tarafından otizm ile ilgili farkındalık yaratmak ve mevcut sorunlara çözümler üretebilmek adına “Dünya Otizm Farkındalık Günü’’ olarak ilan edilmiştir. Birleşmiş Milletlerin ilan ettiği bu günde temel amaç, otizmle ilgili araştırmalara yenilerini eklemek, otizmli çocuğa sahip ebeveynleri daha iyi anlayabilmek, erken tanı ve teşhisin önemi ile ilgili farkındalık yaratmaktır. Farkındalığın önemli kısmını oluşturan erken tanı otizm için en kritik noktadır. Çünkü gerek kendi çocuğunuzun gerek çevremizdeki çocukların otizm belirtilerini ne kadar erken fark edersek, bu yetersizlik alanlarının üstesinden gelmemiz kolaylaşacaktır. Ülkemizde de eğitimle ilgili olsun olmasın toplumun her kesiminden insanlar özellikle bu günde sosyal medya hesaplarından ya bu günle ilgili paylaşım yapıyor yada bu paylaşımları okuyor. Bu şekilde hedeflenen durumun ilk adımı olan kitlelere ulaşmanın gerçekleştiğini görüyoruz. Ancak farkındalık demek sadece sosyal medya paylaşımlarından ibaret olan bir durum değil. Yapılması gereken ancak yapılmayan durumları yazının sonunda paylaşacağız, öncesinde otizm nedir bunu konuşalım.
Otizm iletişim ve sosyal etkileşim sorunları, kısıtlı ilgi alanları ve tekrarlayan davranışlarla ortaya çıkan nörogelişimsel bir rahatsızlık olup ömür boyu devam eden bir gelişim bozukluğudur. Her coğrafyada ve her sosyoekonomik düzeyde görülebilmektedir. Erkeklerde kızlardan 3-4 kat daha fazla görüldüğü bilinmektedir. Otizmin sebebi halen bilinmemekle birlikte tıbbi araştırmalar genetik faktörler ile birlikte çevresel faktörlerin de rolü olabileceğini göstermektedir.
- Göz teması kurmuyorsa
- Konuşmada akranlarına kıyasla geri kalma durumu varsa
- Adını söylediğinizde size bakmıyorsa
- Siz konuştuğunuzda duymuyor gibi davranıyorsa
- Bazı söz ve kelimeleri sık ve yersiz tekrar ediyorsa
- Günlük rutinlerinin bozulmasına tepki veriyorsa
- İşaret parmağını kullanarak bir şeyi işaret etmiyorsa
- Taklit becerileri yetersizse mutlaka bir uzmana danışın.
Bu ifade ettiğimiz durumların hepsi bir çocukta mevcut olmayabilir. Bazı çocuklarda sadece 1-2 tanesi varken bazı çocuklarda tamamı olabilir. Ancak özellikle sosyal etkileşim ve iletişim anlamında bir şeylerin ters gittiğini düşünüyor veya gözlemliyorsanız hiç zaman keybetmeden beklemeden bir uzmana danışın. Çünkü otizmde en önemli durum erken tanı ve eğitimdir.
Özellikle son yıllarda otizmle ilgili dünyada ve ükemizde çok sayıda çalışma yapılmaktadır. Ülkemizde hem eğitim hem tanı ve değerlendirme noktasında çok ciddi bir aşama kaydedilmiştir. Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Bireylere Yönelik Ulusal Eylem Planı (2016-2019) Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koordinatörlüğünde 3 Aralık 2016 tarihinde Resmi Gazetede Yüksek Planlama Kurulu kararı olarak yayınlanmıştır. Bu eylem planı ile erken tanı ve müdahala zinciri kurulmuş ve Otizm Tarama ve Takip programı oluşturulmuştur. Oluşturulan ekiplerde yer alan uzmanlar ile ailelere ulaşmak hedeflenmiş ve otizm riski taşıyan çocuklara en erken zamanda ulaşılmaya çalışılmıştır. Eğitim anlamında ise otizm raporu alan çocuklara devlet okulları bünyesinde aldıkları eğitimin yanısıra devlete bağlı rehabilitasyon merkezlerinde de ücretsiz eğitim alma imkanı sağlanmıştır.
Yazımızın başında bahsettiğimiz farkındalıkla ilgili bazı durumları vurgulamamız gerekiyor. Bu farkındalığın en önemli öğelerinden birisi otizmli çocuğa sahip ebeveynlere yönelik tutumlarımız olmalıdır. Sadece otizmin ne olduğunu bilmek veya sosyal medya üzerinden paylaşımlar yapmak otizmli çocuğa sahip anne babaların yaşadığı zorluklarda onlara destek olmamız için yeterli olmayacaktır. Aileler için yapılabilecek çok şey var elbette. Ancak yapılması gerekenler dışında farkındalık oluşturularak yapılmaması gereken çok önemli şeylerde var. Çünkü otizmli çocuğa sahip olmak anne babalar için duygusal anlamda yorucu ve farklı bir dünyanın kapılarını açar. Bu farklı dünyada toplumda beraber yaşayan insanlar olarak bizim yapmamamız gereken şeyleri bilmemiz yapacağımız şeyler kadar önemlidir. Bunlardan bazıları;
- Normal görünüyor aslında.
- Otizmi duymuştum. Bir dizide veya mahallede öyle bir çocuk vardı.
- Bir aşı yapmışlar bence tedaviye götürün.
- Sen de insansın bırakma kendini.
- Eşin destek oluyor mu? Bu durum evliliğinize zarar veriyor mu?
- Neden otizmli oldu?
- ( Öfkelenme anında) Hep böyle saldırgan mı?
- Allah sabrını verir, cennetliksin.
Bu ve bunun gibi cümleler her ne kadar otizmli çocuğa sahip anne babaları incitmek için söylenmese de, kullanılmaması gerekir. Çünkü söylenen bu cümlelerle ilgili bir çok olumlu veya olumsuz deneyimleri yaşamış olan ailelerin bunları algılama şekilleri sizin ifade etmeye çalıştığınız gibi olmayabilir. Destek olmayı planlarken aileyi kendinizden uzaklaştırabilir veya onlara duygusal anlamda zarar verebilirsiniz. Son olarak otizmin bir engel değil sadece bir farklılık olduğunu unutmadan, ailelerin ve otizmli çocuklarımızın hayatlarına olumlu dokunuşlar yapabilmek dileğiyle…