Son Dakika

Kitap kurdu yetiştirmenin sırrı

Ailelerin çocuklarının eğitim hayatına dair en büyük şikayeti ve de gelecekte başarılı bir eğitim- kariyer hayatı olamaması yolundaki endişesinin temelinde hep “bizim çocuk kitap okumuyor” şikayeti yer almakta. Çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırmanın sanıldığı kadar zor olmadığına dikkat çeken yazar Esra Zerbeliz Avgören, “Küçük Kitap Kurtları Yetiştirme Rehberi” isimli kitabında aileler ve eğitimciler için tavsiyeler kaleme aldı.

 

Canan GÜLEÇ

 

Ailelerin ve eğitimcilerin çocuklara özellikle kazandırmaya çalıştığı kitap okuma alışkanlığı, bazen yanlış çabalama nedeniyle bir kabusa dönüşebiliyor. Martı Yayınları’ndan çıkan “Küçük Kitap Kurtları Yetiştirme Rehberi” kitabının yazarı Esra Zerbeliz Avgören, kitap okuma sevgisini doğru yöntemlerle kazandırmanın çok kolay olduğunu, fakat kitap okuma nefretini sevgiye dönüştürmenin çok zor olduğunu belirtiyor.

KİTAP, İYİ BİR UYKU HAZIRLIĞI MIDIR?

Çocuklara, “haydi uyumadan önce biraz kitap okuyalım” demenin pek de doğru olmadığını anlatan yazar, “Bu uygulama okuma alışkanlığına vurulan bir baltadır. Beynimizi, ‘kitap okumak uykuya hazırlıktır’ diye programlamış oluruz. Böyle programlanan beyin, günün hangi saatinde kitap okumaya başlanırsa bunu uykuya hazırlık olarak algılar. Sonra da ne zaman ele kitap alınsa göz kapakları ağırlaşır ve okumaya geçilemez.” dedi.

NE ZAMAN KİTAP OKUMALIYIZ?

“Kitap okumaya özel zaman ayırıp sabit bir noktada dikkatlice kitap okumanın gerekliliği büyük bir yanlıştır.” diyen Avgören, şunları söyledi: “Kitap okuma eylemini hayatın dışına iter. Japonlar, günün her saatinde, her şekilde kitap okuyor. Bunun için özel bir tanımları bile var: Taşiyomi. Anlamı; ayakta, yürürken kitap okumak. Yani kitap okumayı özel zaman aralıklarına sıkıştırmamak. Her an her yerde kitap okunabilir. Burada en belirleyici unsur ihtiyaçtır.”

KİTAP TABUYA DÖNÜŞMEMELİ

Kitabın kıymetini anlatmak için onu ulaşılmaz yere koymanın bir hata olduğunu anlatan Avgören, şu sözlerle uyarıda bulunuyor: “Kutsal olan tüm konular dogmatiktir. Tartışmaya açık değildir. Kesin ve net sınırları vardır. Bu sıfatları kitaba yüklediğimizde, kitap kavramına çocuklar için kırmızı çizgilerin çok olduğu tedirgin edici sınırlar biçeriz. Tabuya dönüşen kitap kavramı çocuklar için çekici olmaktan çıkar. Yetişkin algılarıyla çocuklara dayatmalar yapılmaya başlar. Çocukların ihtiyaçları, yetişkinlerle aynı değildir. Çocuk, kitabın kutsallığına değil eğlencesine bakar. Aksi yaradılışa ters olur zaten. Eğlence yoksa çocuk o alanda yoktur. Bu yüzden çocuk kitapları kutsal değil eğlenceli olmalıdır. Kutsal olan bilgidir, bilmektir. Bu bilgiyi aldığımız tüm materyaller aracıdır. Araçları amaç haline getirmemeliyiz. Kısaca kitabın bir tüketim malzemesi olduğunu kabul edersek korkmayız ve daha kolay hayatımızın içine girebilir. Kitap kutsal değildir kültürel bir materyaldir.”

OKUMAK, SADECE ÖĞRENMEK İÇİN DEĞİLDİR

“Kitap her zaman öğretmen değildir.” uyarısında bulunan Esra Zerbeliz Avgören, “Bazen arkadaş, bazen de baş belası olabilir. 200 yıl öncesinin kalıpları ile bugünün çocuklarını zorlamamak lazım. Bu kalıp içerisinde çocuklar kitapları sadece kendilerine öğretmenlik yapan materyaller olarak görecektir. Kitaplar sürekli öğrenmek için okunmaz. Eğlenmek, araştırmak, sosyalleşmek… gibi birçok sebepten dolayı okunabilir.  Hatta kitapları boyayabilir, makasla kesip resimlerinden tablolar yapabilir, bölümleri ayırıp sıralamasını değiştirebilir. Kısacası çocuklar yaratıcılıklarını geliştiren her şekilde kitapları kullanılmalıdır. Kitabı öğretmen kılığına sokarsak okuma alışkanlığının oluşmasını sağlayan diğer etkenleri öldürmüş oluruz.” dedi.

BİRLİKTE ÖĞRENMENİN TADINI KEŞFEDİN

Çocuklar akıllarına takılan konuları, merak ettikleri soruların cevabını önce anne babasından duymak ister. “Her şeyi bilmeyin!” diyor Esra Zerbeliz Avgören ve şöyle devam ediyor: “Çocuklarınızın her sorusunu cevaplamayın. Sizin de merak ettiğinizi ve konuya tam hâkim olmadığınızı belirtip güvenilir bir ansiklopediden ya da internet üzerinden kelimeyi ya da konuyu araştırıp beraber okuyun. Okuma yazma bilmeyen çocuklarınıza siz okuyun. Sistemli ve bir şekilde bu tutumu görmüş olan birey, kendi başına araştırıp okumaya başlar. Hatta sonrasında size gelip bilmediklerinizi anlatacaktır.”

ÇOCUĞUNUZA MEKTUP YAZIN

Çocuklarla iletişim dilinin sadece sözde kalmaması gerektiğini anlatan Esra Zerbeliz Avgören, şu tavsiyelerde bulundu: “Onlar için sık sık okunaklı notlar hazırlayın. Çantalarına, yastıklarının altına ve benzeri yerlere bırakın. İlk okudukları kelimeler sizden gelsin. Okuma-yazmanın iletişim yolu olduğunu öğrenmenin yanında değerini artırır. Müjdeli haberleri okuyarak alsınlar, okuma yetileriyle orantılı olarak yazı dilinizin ağırlaştığı metinler yazın. Hatta üşenmeyip postaneden mektuplar, kartpostallar gönderin. Yaşları ne olursa olsun çocuklarınızla konuşurken kullandığınız dili küçültmeyin. Bir yetişkin bireyle konuşur gibi yazın. Bu davranış, yeni kelimeler duymaya ve okumaya hazırlık olur ve okuma alışkanlığında bilmediği kelimelerin yolunu kesmesini engeller. Çocuklarınıza sorular sorup fikir alın ama en önemlisi onları dinlediğinizi hissettirin.”

ÇOCUĞUN SEÇİMLERİNE SAYGI DUYULMALI

Çocukların birey olma yolundaki önemli adımlarından birinin de tercih yapabilme şansı olduğuna dikkat çeken Esra Zerbeliz Avgören, ailelere önerilerini sıralıyor: “Çocuklar, kendilerine rol model aldıkları kişilerin söylemlerinden çok davranış ve tutumlarıyla ilgilenirler. Anne babanın yaptığı eylemden çok tutum önemlidir. Baskıcı, çocuğun seçimlerine saygı duymayan tutum zarar verir. Özdenetim mekanizmalarının gelişmesini engellemeyin. Eğer sağlıklı gelişim içerisindeyseler seçecekleri kitaplar sizler için sorun olmamalı. Ama kitap seçimlerinde kendi açınızdan sorunlar görüyorsanız bu sorun, kitap seçimi değil daha derinlerde yanlış giden başka konularla ilişkilidir.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir