Son Dakika

Hocam ücretli misiniz?

 

90’lı yıllar ve öncesinde öğrenci olanların hatırladığı bazı okul ritüelleri vardır. Öğretmen masa örtüsünü eve götürmek, tırnak kontrolü yapılması, yakaya kırmızı kurdele takılması gibi. Bunların dışında hemen hemen hepimizin maruz kaldığı ve hiç doğru olmayan bir soru daha vardı geçmiş yıllarda, baban ne iş yapıyor. Bu soruyu nedendir bilinmez birçok öğretmen sorardı babasının vefat etmiş olma olasılığı, işsiz olma veya toplum nazarında söylemesi zor olan bir işte çalışıyor olma olasılığını düşünmeyerek. Aradan geçen yıllar bu soruyu ortadan kaldırdı. Bu tabi ki çok güzel bir gelişme. Soruyu ortadan kaldıran ise sadece yıllar değil elbette. Değişen kültürel yapı, nesil farkı, değişen roller gibi bir sürü etmenin etkili olduğu uzun bir süreçti bu. Bütün bu değişimlerden sonra yeni ve en az onun kadar incitici bir soru ortaya çıktı. Bu soruyu artık öğretmen sormuyor, öğrenci ve veliler öğretmenlere soruyor.

Hocam ücretli misiniz kadrolu mu?

Öğrenci ve velileri bu soruyu sormaya iten şeyin ne olduğuyla ilgili durumu ilerde ifade edeceğim. Öncelikle ücretli öğretmen nedir onu anlatmaya çalışalım. Anlatmaya çalışalım diyorum çünkü anlaması akla yatması gerçekten çok zor bir durum.

Kısa bir süre öğretmen olduğunuzu düşünün. KPSS’ye giriyorsunuz ancak ya sınav aşamasında ya da mülakat aşamasında elenip atamanız gerçekleşmiyor. Ancak her insan için geçerli olduğu gibi çalışmak ve hayatı devam ettirmek için para kazanmak zorundasınız. Yıllarca öğretmen olma hayali ile okuduğunuz ve emek harcadığınız için öğretmenlik dışında bir iş yapmak istemiyorsunuz. Çünkü en iyi bildiğiniz iş bu ve çocuklarla beraber olmak istiyorsunuz. Sonra duyuyorsunuz ki atanmana gerek yok, öğretmen olabilirsin. Seviniyorsunuz tabi ki bunu duyunca. Haber doğru, atanmadan öğretmen olabilirsin ama ücretli öğretmen. Başvuru ve evrak işlerini hallediyorsun ve seni bir okula ücretli öğretmen olarak gönderiyorlar. Okulda hem kadrolu öğretmenler var hem ücretli öğretmenler. O zaman anlamaya başlıyorsun ücretli öğretmenlik ne demekmiş. Bütün öğretmenlerle aynı işi yapıyorsun ama sadece girdiğin dersin ücretini alıyorsun. Yani kadrolu öğretmenlerin aldığı paranın yarısından bile az. Rakam yazmadığıma bakmayın. Girilen ders sayısına göre farklılık gösterdiği için yazmıyorum ama ülkede belirlenen açlık sınırının altında bir rakam alıyor ücretli öğretmen. Bazı okullarda sizden nöbet tutmanız isteniyor. Bakıyorsunuz bütün öğretmenler tutuyor ve sizde tutuyorsunuz. Ama kadrolu öğretmenler tuttukları nöbet için ücret alırken size tuttuğunuz nöbet için ücret ödenmiyor. Herhangi bir güvenceniz olmadığı için itiraz edemiyorsunuz. Okullar yarıyıl tatiline giriyor. Kadrolu öğretmen maaşını yarıyıl tatilinde alırken siz ücretli öğretmen olduğunuz için ücret alamıyorsunuz. Çalıştığınız için SGK primi yatıyor. Ancak kadrolu öğretmenlere yatan prim tutarında değil. Sizin tutarınız daha düşük. İsterseniz cebinizden ödeyip tamamlayın. Okulda öğretmen dışında memur ve hizmetlilerde çalışıyorlar tabi ki. Sonra öğrenirsiniz ki okulda sizden daha düşük paraya çalışan kimse yok. Sonra okullar bitiyor tatil oluyor. Kadrolu öğretmenler maaşlarını almaya devam ederken ( doğru olan bu ) siz küçük bir teşekkür ile okulların whatsapp gruplarından çıkarılıyorsunuz. Çünkü okulla bir bağınız kalmadı. Seneye ne olur bilinmez belki alınırsınız belki alınmazsınız. Bu durumda tabi yazın herhangi bir ücret almıyorsunuz.

Sanırım hiç kimse bu adaletsiz ortamda çalışmak istemez. Ama ülkemizde bu şartlarda çalışan 100 bine yakın öğretmen var. Bence en üzücü durum ise bu şartların devlet bünyesinde çalışan öğretmenlere uygulanması. Yani devletin bu şekilde bir adaletsizliğe izin vermesi. Sayın Ziya Selçuk biz öğretmenleri çok mutlu eden ve umutlandıran bir bakan oldu. Umarız bu onur kırıcı durumu düzeltme adına adımlar atılmasına öncü olur ve öğretmenlerin hakkettiği itibarın bu şekilde zedelenmesine daha fazla izin vermez.

Yukarda ifade ettiğim durumlar genel anlamda maddi adaletsizlik ile ilgiliydi. Maddiyat hayatın devamı için önemli ve gerekli. Ancak benim şahit olduğum ve en fazla üzüldüğüm durum daha başka. Okullar açıldığında öğrenci ve velilerin öğretmene ücretli misiniz kadrolu mu diye sorması altında çok fazla yaklaşımı barındıran çok üzücü bir soru. Çünkü öğrenci ve velilerde biliyor ücretli öğretmenlerin şartlarını. Kendisinde daha fazla güç görüyor, daha rahat şikayet edip daha rahat aklına ve ağzına geleni söyleyebiliyor. Biliyor ki öğretmen güvencesi olmadığı için ona çok fazla karşı çıkamaz. Tabi ki bu ifade ettiğim şey her öğrenci, veli ve öğretmenin karşılaştığı bir durum değil. Bunu kullanmayan son derece saygılı öğrenci ve veliler, buna izin vermeyen öğretmenler vardır. Ancak hemen hemen bütün öğretmenlerde biliyor ki bahsettiğim durum bir yerlerde oluyor. Bir öğretmen arkadaşımızın bile ücretli öğretmen olduğu için olumsuz yaklaşıma maruz kalması bizim üzülmemiz ve itiraz etmemiz için yeterlidir.

Öğretmenliğe ve öğretmenlere gereken değerin verildiği, bu sistemin ortadan kaldırıldığı yeni bir eğitim yılına başlama dileğiyle…

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir